İlişkiler; özünden gelen çağrıyı dinlediğinde güçleniyor, güzelleşiyor.
Özümüzden gelen bir istek ve çağrıyla ruhumuz yeni deneyimler istiyor. Belki de yeniden kendini dinlemek, keşfetmek, ne istediğini bilmek istiyor. Bir nevi ihtiyaç… Ruhun yeni deneyimlerle büyüme, olgunlaşma ihtiyacı…
Bunu yapabilmek için çiftlerin birbirini yüreklendirmesi, yüceltmesi, yeni deneyimlerin yaşanması için birbirini desteklemesi çok kıymetli… Bunu yapabilen, kaybetme korkusu olmayan, “olan güzeldir” diyebilen, sevgisine güvenen cesur ruhlar…
Partnerin yeni deneyimlere yol alabilmen için seni desteklese de desteklemese de, özünden gelen çağrıya kulak verecek misin? Bütün mesele bu!
Kendini hapsettiğin zindanın anahtarı elinde, özünde…
Özünden gelen çağrıyı alan sevgilini özgür bırakırsan ve sen de ilişkiye bağlı (bağımlı değil!) kalabilirsen ama aynı zamanda, özgür olabilirsen ilişkiyi beslersin. Bir bahçıvanın bahçesindeki rengarenk açan çiçekler gibi güzelleştirirsin.
Sevgilimiz, bu çağrıya engel olur, yeni deneyimler yaşamamızı istemez ve bunları kısıtlar gibi düşünebiliriz. Sevgilimizin kendimize engel olduğunu zannedebiliriz. Sorumluluklar bizi kısıtlıyormuş gibi algılayabiliriz. Ancak; bu sadece bir zandır. Kişi aslında sadece kendi kendine engel olandır. Zihnindeki düşünceler koca, kalın demir parmaklıklar gibi hapse koyar ruhu… Zindandasındır! Bu esnada enerjin düşer, yaşama sevincin azalır. Depresyon etrafında akbaba gibi uçmaya başlar. Sen sen olmaktan çıkarsın. Merkezini, dengeni kaybedersin.
Sana engel olan sevgilin, eşin değildir aslında sadece korkularındır. Bilinmeye adım atmaya duyduğun korkudur. Geçmiş deneyimlerini hata diye nitelendirdiysen, aynı hataları yapmaktan dolayı duyduğun korkudur. Kendi gücünü eline almaktan duyduğun korkudur. Güvenli zannettiğin konforlu alandan çıkamamandır. Lütfen kendine dürüst ol. Hangisi?
Özünden gelen bir istek varsa ya da sürekli aynı kısır döngünün içinde tıkanıp kaldıysan seni oradan çıkaracak yegane kişi kendinsin. Kurtarıcı sensin. Şikayeti bırak, geçmişi bırak, kurban rolünü bırak. Kendini hapsettiğin zindanın anahtarı elinde, özünde…
Partnerinin seni pohpohlaması, içinde bulunduğun duruma dair duymak istediğin güzel ama sahte sözleri söylemesi çare değil. Bir işe de yaramaz zaten. Aksine daha fazla tıkanıklık ve donukluk yaratır. İçinde bulunduğun duruma seni daha da mahkum eder.
Bağımlı olduğun her şeyin esiri olursun. Ancak; sorumluluklarınla birlikte özgür de olabildiğinde, özünden gelen çağrılara kulak verebildiğinde ve bir süre de olsa yolunda ilerleyebildiğinde dengedesin. Huzurdasın…
Sevgilin, eşin seni engelliyor gibi görünüyor olsa dahi, o da özünde; senin özünden geleni yapmanı içten içe isteyendir. Senin gücünü görmek ve bunun ortaya çıkabilmesi için rolünü oynayandır.
Sevgilin aksini söylese de senin meydan okuman ve özünden gelen çağrıya kulak vererek istediğin yolda ilerlemen idealdir. Kısa bir mola gibi… Ruhunu yeni deneyimlerle büyütmek, farkındalıklarla keşfetmek gibi… İşte o zaman gönülleriniz yeniden buluşur AŞKla… Coşar duygular AŞKla… Yaşam tadından yenmez kıvamda…